Matrakçı Nasuh "Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el Bosnavi’’
[english]
Osmanlı tarihinin ‘’Yükselme Dönemi’’, Fatih Sultan Mehmed ile başlar, Sultan II. Bayezid ile sürer ve Yavuz Sultan ile gelişir. Asıl karakterini ise 16.Yüzyılın ilk çeyreğinden sonra kazanır. Bu dönemde, Kanuni Sultan Süleyman’ın parlak zaferlerinin verdiği güçle, Osmanlı İmparatorluğu’nda her alanda doruklara ulaşılır.
Doğum tarihi kesin bilinmese de, Osmanlı tarihinde iz bırakmış, II.Bayezid döneminde yetişmiş, Yavuz Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde yaşamış, Matrakçı Nasuh.
Asıl adi ise ‘’Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el Bosnavi’’.
Hayatı hakkında bilgiler çok azdır. ‘’Bosnavi’’ soyadından Bosna kökenli olduğu anlaşılır. Küçük yaşta saraya alındığı, II.Bayezid zamanında Enderun’da eğitim gördüğü bilinmektedir. Mana ve marifet sahibidir Matrakçı Nasuh. Matematikçidir, silahşördür, sporcudur, felsefecidir, tarihçidir, sanatçıdır, şairdir, hattattır, ressamdır …
Matematikçidir Matrakçı Nasuh. İlk eseri 1517 de kaleme aldığı, ‘’Cemal el-Küttab ve Kemal el-Hüssab’’ adını taşıyan bir matematik kitabıdır. Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış, ‘’matraki kafes çarpımı’’ ile bu konuda kendinden sonra gelenlere, matematikçilere önderlik etmiştir.
Tarihçidir Matrakçı Nasûh. 1520 yılında Kanunî Sultan Süleyman’ın emriyle İslam döneminin en önemli kaynaklarından sayılan Muhammed b. Cerir et-Taberi´nin ünlü "Taberi Tarihi"ni “Mecma´el-Tevârîh” adıyla Arapçadan Osmanlıcaya çevirmiştir. Daha sonra, Sadrazam Rüstem Paşa’nın teşvikleriyle bazı ilaveler yaparak "Câmi´el Tevârîh" adıyla yeniden yazmıştır.
Sporcudur Matrakçı Nasuh. Spor alanında asıl ününü, kendi icadı olan ve adının bir parçası haline gelen ‘’Matrak Oyunu’’ndan alır. Şimşir ağacından lobutlarla oynanan bu yakın dövüş oyununu, Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadelerinin 1529 yılındaki sünnet düğünü şenliklerinde icra eder.
Silahşördür Matrakçı Nasuh. Sünnet şenliklerinde kağıttan yürüyen, duvarları nakışlarla süslü, "tekerlekli iki büyük kale dekoru" hazırlar. Karşı karşıya getirdiği kalelerde harp tekniklerini sergilemiştir. Bu gösteri, Kanuni ve tüm izleyenler tarafından takdirle karşılanmıştır.
Mısır´a gitmiş, ünlü silahşörlerle yarışmış, galibiyetlerle dönmüştür. 1529 yılında Mısır dönüşünde ise silahşörlük sanatı üzerine "Tuhfet el-Guzât" (Gazilere Armağan) adlı bir kitap yazmıştır. Harp Sanatlarına ait bu eserinde savaş usullerini, okçuluk, ok atmak, kalkan, topuz, gönder ve at ile temrinleri bilimsel olarak incelemiş, bunları krokilerle göstermiştir.
Matrakçı Nasuh´un her alanda gösterdiği ustalığı karşısında, Kanuni, 1529 tarihli fermanında; Nasuh´un İslam dünyasında ve sanatlarında tek olduğunu, herkesin Nasuh´u "Üstad" ve "Reis" olarak tanımasını, ona saygıda kusur edilmemesini buyurmaktadır.
Şairdir Matrakçı Nasuh. Kaleme aldığı kitapları beyitler ile süsler ve anlatır. Eserlerinde zaman zaman manzum bölümlere yer verir. Özellikle bu dünyanın geçiciliği, ölüm ve ecel temalarının üzerinde durur;
Cihandan ol gider bir gün yerini,
Biri dahi tutar anın yerini,
Hakikat bu cihan bir rehgüzerdir,
Giden gitti, kalan da gidüserdir.
Bir misafirhanedir bu alem, bu halk ehl-i sefer,
Çok ikamet kasdın etme bunda ey dil, kıl hazer.
‘’Her şey
zamanla unutulup gider,
ancak gönülde ve dilde
olan şeyler unutulmaz.’’
Sanatçıdır Matrakçı Nasuh. Eserleri Matrakçı’nın Rönesans sanatçıları ile aynı özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Zaman içinde, tarihi bilgilerde Osmanlı’nın renk ustası, doğunun Leonardo Da Vinci’si olarak da adlandırılmıştır. [ ...devam ediyor, Matrakçı Nasuh ]